Şakanın
Böylesi
79
yazının en sıcak günlerinden biriydi. Camdan bakıp iç geçirdi .Ne vardı yani
teyzesi izin verseydi de , şu gül dolu bahçede oynasaydı. Emanetsin sen olmaz .
İşim bitsin beraber çıkarız demişti . Emanet ne demekti . Annen yok , gözümün
önünde ol demekmiş . Akşama en sevdiği dayısı yine küçük bir supriz ile gelirdi
.Nasıl bekleyecekti akşamı .
Bahçelievler’de
dedesinin evinde kalmaya bayılıyordu. Üç dayı , bir teyze ile seviliyor, şımartılıyor
ve her dediği yapılıyordu. Bir hafta ,
on gün kalırdı. Teyzesi çok becerikli, ufak tefek ,üç bekar erkek kardeşin
işini yapar , dağ gibi çamaşırları yıkar, yemekler hazırlar , üstelik çay zamanı gelince köye çay kırmaya
giderdi. Küçük bahçeli apartmanın giriş
katında 3 odalı , küçük mutfağı olan evin en güzel yanı, tam pencerinin
önündeki bahçenin olmasıydı. Bir sürü çocuk vardı dışarıda keşke oda çıkabilse.
“Teyze
hadi çıkalım ne olur”
“Kızım
dur tamam.. Az kaldı işim bitsin söz . Melek ablanı da alıp çıkıcaz”
Melek
abla üst katta oturan ilkokul müdürünün kızı. Çok tatlı biri. Yirmilerin
başında. Teyzesi ile iyi arkadaşlar.
“Giderim
ben bak “ diye tehdit etti teyzesini ama hiç oralı bile değildi işe dalmış
kadın. Sokak kapısını açıp , kapattı . Gitti sansın da teyzesi panik olsun
istemişti. Salona gidip en uç köşede , pencerenin dibinde bulunan divanın
üzerine çıkıp , perdeyi de önüne çekti. Boya kalemleri ve birkaç çocuk kitabı
ile minik sığınağına kurulmuştu. Bir hayli zaman sonra:
“
Suna “ diye seslendi teyzesi “Neredesin “
Ses
vermedi.
“Şaka
mı yapıyorsun kızım neredesin ?” Sesteki panik artıyordu. Odaya girdi sağa sola
bakındı.Arka odaya koştu .Yok. Pencereden bahçeye baktı . Kimse yok. “Sunaaa “
diye olanca gücü ile bağırdı.Yok. Kendi kendine Allahım diye bağırınca , küçük
kız elini azına kapayıp gülmesini bastırdı. Az daha kikirdeyecek, kendini ele
verecekti. Boya kalemi elinde en ufak bir ses yapmamak için nefesini dahi
tutmuş bekliyordu.Teyze hala bir ümit ile arka odalara bakıyordu. Evde
olmadığına kanaat getirmiş olacak ki; anahtarı aldı ve sokağa çıktı.
Bir
süre sonra aramaları fayda vermeyince , bütün mahalle karışmış, çocuk kayboldu
haberi yayılmıştı. Teyze bahçe kapısının önünde feryat figan bağırıp ağlarken,
içeride perdenin ardında oyuna dalmış kızın hiçbir şeyden haberi yoktu. Polis
memurları gelmiş, sorular başlamıştı.
“Üzerinde
ne vardı, saçı ne renkti, uzun mu, kisa mı, hanım hanım ağlamayı bırak doğru
cevap ver ..” Zavallı teyze ağlamalarının arasında olanı biteni anlatıyordu.
Elleri ile bağrına bağrına vuruyordu.
“Ben
anasına ne diyeceğim , Allahım al canımı al”
“Yapma kardeş bulunur ..” dedi komşulardan
biri , elinde kolonya ile sakinleştirmeye çalışıyordu. Diğer bir tanesi dönemin
karışık siyasal durumu ile “Teroristler mi kaçırdı acaba” sorusu eklenince ,
ağlamalar iyice arttı.
Polis,
ailesine haber verin, gelsinler diyerek, arama için gelen diğer polislerle
aralarında konuşmaya başladılar. Ekip otoların gelmesi , telsiz konuşmaları ile
iyice ortalık karışmıştı. Birkaç kişi
teyzenin koluna girerek , telefon açmak için içeri girdiler.
Küçük
kız ise sebep olduklarının farkına varıncaya kadar , perdenin ardından halen
saklanmaktaydı. Son son yarım saattir bu durumdan nasıl kurtulabileceğini
düşünmekteydi. Tırnaklarını kemiriyordu. Napacaktı ..eyvah eyvah. Polisler çok
kızardı kesin . Sonra belki onu alıp götürürlerdi. Annesi hayatta bir daha izin
vermezdi başkasında kalmasına. Teyzesi nefret edicekti kesin. Herkes ona küsüp
kızacaktı. Belki de annesi teyzesine küsecekti. Birden içindeki korku daha
büyüdü. Bu işten kurtulmanın yolu yoktu . Teyze az sonra annesini arayacaktı.
Nasıl halledecekti bu kötü şakayı. Düşün Suna düşün. Birden aklına gelen fikir
ona çok iyi göründü.
Perdeyi
yavaşça aralayarak başını uzattı . Odanın ucunda etrafında komşular çevrilmiş,
kahrederek ağlayan , telefon numaralarını çevirmekte olan teyzesine “ Teyze… “
diye bağırıp , olanca sevimliliği ile gülümseyerek el salladı. Yüzünde kocaman
bir şaşkınlık ile ona bakan teyzesi bayılırken , komşular bağrışıyordu.
Suzan A.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder