30 Haziran 2014 Pazartesi

Öykü 3

Gemide

Yemekten sonra, her aksam yaptığım gibi, güverteye çıkmıştım. Hava ağırdı. Eriyen bir kurşun. Buharını ben soluyorum. Kesik soluyuşumla. Tere batmıştım. Filikaların altında, hiç kimsenin beni görüp tedirgin etmeyeceği bir köşeye siginmis, serinlemeye çalışıyordum. Bir yandan da, kafamı nicedir çelen su sorunun karşılığını arıyordum: Nerden binmiştim bu gemiye? Nasıl binmiştim bu gemiye? Anılarımda bir toprak parçası var. Yemyeşil bir toprak parçası. 
Vardiyamın başlamasına az kalmıştı. O mazot kokulu , yağ içindeki makine dairesine inmeden kazanılmış her temiz hava ciğerlerimde bayram edercesine dolanıyordu. Sarmam yanımda olsa keşke , bu ucuz gemici sigaraları kesmiyordu beni.
“Musa !!.. “
“buyrun süvari bey”
 

“çarkçı başı çekildi, hadi vardiyana .. göksele söyle ikiniz sintinenin pompasını söküceksiniz .. limanda sıkıntı veriyor”
“tamam süvari bey”
Gece vakti sintine mi? Yapma yaaa efendi kaptan..
Güverte kapısını açıp personel salonun önünde durdum. Yemek bitmiş istirahatta çaylarını yudumluyordu. Erol reis italyadaki anılarını anlatıyordu bilmem kaçıncı kez, ağızının suyu akarak dinleyenlere . Gemi vardı mı rıhtıma Erol’un manitaları sıraya girermiş. Nasıl bir şeytan tüyü varsa bu çirkin adamda , doğru dediğine inanıyordum.Güldüm.
Agır agır makine dairesine inerken , makinanın delirtici motor sesi kulaklarıma dolmaya başladı. En güzeli de bu seste , en delice düşüncelerinizi bile duyamazsınız. Sakin. Dik, dar ve karanlığa doğru bir iniş bu. Mezarım sanki.Sığınağım. Ha toprak altı , ha suyun altı. Yoğun sıcaklık ile birden tum hücrelerimden terin boşaldığını , ağzıma burnuma dolan benzin-mazot-yağ-ter  tadı sardı her yerimi. Yukarıdakilerin sis’ten korktukları gibi , kaşıkla yenir dedikleri cinsten bir bunaltı.
“olm nerdesin ? yemek diye çıktın ..yedin saatleri”
“geldim ya”
“ahanda vala yarım saat üplettin benden”
Panelin başına gidip çarkçı başının notlarına baktım. Makina 395 rpm’de devam , hararet kontrolü yapılcak,numune yağ için kap hazırlanıcak, sintine pompası kontrol edilcek. Başka ? şaft yatayınıda kolla çevireyim bari..
Tüm kemiklerimin ağrıdığını, sırtımın ortasından belime kadar demirden bir cubugun etimi yararcasına indiğini hissediyordum birkaç saat sonra üstübü ile ellerimi temizlerken. Gokselin eli ile sigara işareti yapması ile basımla ok dedim. Sabitlenmiş sandalyeye oturup omuzlarımı rahatlattım. Olmuyordu.Kaçamıyordum bu acıdan. Sürüklenen bedenimdi oradan oraya ama ağrıyan kalbimdi. Günahımda ölene kadar ezilecektim.
Göksel geldi. Yerimden zorla kalktım. Saatler önce indiğim o merdivenler şimdi gözümde büyüdü. Kenarına oturdum.Ellerim başımın arasında , dizlerime gömüldüm.
Hiç bırakmıyordu hayaletim, nereye gitsem omuzumdan sesleniyordu gülen yüzü ile küçük kız. Katil Musa.. Katil Musa.. Katil değildim ben. Ben istemedim ki. Nasıl hayır denir ki. Yap dediler yaptım. Ben istemedim sana kıymak.Güverteye çıktığım anda kahkahanı duydum bir an. Çelik gemiyi yalayıp ıslıklayan rüzgardı. Kacamıyorum ki beynimdeki senden. Ardına baka baka kaçarken, seni vurup toprağa düşüren ben seninle gömüldüm aslında. Kaçabilen bedenimdi.


Suzan A.
06/05/2014




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder