28 Kasım 2013 Perşembe

Delirmeden Önce Deniz

Seneler once İngilterenin güney sahil sehirlerinden birinde , vakitsiz bir saatte kimsenin olmadığı , otoban ile sehirden ayrılmış , uçsuz bucaksız gibi görünen ıssız bir deniz kenarında buldum kendimi .

 
Plaja doğru uzanan yer yer asınmıs , kırılmış , kenarlarında demir tutunma bariyerleri olan , kumların ayaklarınıza dolmasını engelleyemediğiniz , uzun bir patika gibi kıvrılarak , terk edilmiş bir iki deniz şezlongu, dağılmış çöpler, denizden sürüklenmiş ne olduğu anlaşılmayan yosun –ağ-çöp karışımlarının arasından , gözüme kestirdiğim banka ilerlemeye çalışıyordum. Yaz günü bile kumda yürümekten nefret ederken soğukta –ki ben çok üşürüm , ısrarla bata çıka bu kimsesiz yerde ne işim vardı ? plajın her iki yönüne biraz tedirginlikle baktım .

İstanbul sahillerinde ki gibi sarapcılar varsa eyvah al basına belayı kızım dedim kendi kendime.. Ne harika bir sanstıkı benim için ozel bir günmüş gibi loca ayrılmış seyirlik saatlerime .Kendim için bir dinlence anı belirlemiştim. Düşünecek ne çok seyim varmış ama hic birini aklıma getirmeksizin dolapların içine yığdım yok olmalarını umarak.Buraya gelme amacımı çiğneyerek kederli olmamaya karar verdim.

 
 Atlantik okyanusunun güzel dalgalarının kıyıya vurmasını izlerken rüzgârın serinliği , bir iki ufak deniz mi yağmurmu olduğu belli olmayan damlanın yüzüme vurması, aldığım nefesin lezzeti ile aptal bir sırıtma ile kendimi dünyanın en melankolik kişisi sanmam simdi bile iyi hissettiriyor .. sebepsizce gözlerimi dolduran yaşlar gülme isteğimi zor bastırıyordu. Çok güzel cok keyıflı anlardı. Islak bir bankın ucuna oturup ellerim ceplerimde omuzlarımı buzup ,dizlerimle dertop olmuş halde denize bakıp , üzerindeki o koyu gri bulutların , yer yer beyaz çizgilerle binbir tona bürünmesini izledim.O zaman anladım ki ben delirme üzerindeki bu havaları , denizin havaya ritm tuturup ben daha deliyim demesini seviyorum. Denizin lacivertten siyaha uzanan o renklerini kesen dalgaların beyaz köpükleri , ufuk çizgisinin gokyuzu ile karışıp flulasması , duzenli olarak bir ritim tutturmuşçasına bir kac metre uzağıma gelip geri giden dalgalar. Filmlerde bu sahnede ya kavuşma ya ayrılık olur sevgililer arasında ama ben yanlızlıgımla nedense çok bir barışıktım o zaman. Aklıma gece nasıl olur acaba dedim.. belkı cok uzaktan bir iki geminin ısıgını gorurmuydum? Gunduz göremediklerimi gece ortaya çıkarır mıydı ? görmek istemediklerimi gunduzun karanlığına hapsederken gecenin beni aydınlatması cok saçma olurdu tabi.. ellerimin usumesi durmuyordu. Gitmek ile kalmak arasında , yine gelirim dedim bedensel zayıflığıma yenik düşerek. Hoscakal güzel deniz. Biliyorum ki hep benim en sevdiğimsin ..


neresiburası: BrightonandHowe

2 yorum:

  1. Ne güzel anlatmışşısn canım arkadaşım. Gidesim geldi. Soğuğu bile hissettim.

    YanıtlaSil