Valla
üşeniyordum yazıyı tamamlamaya. O küçük not kağıtlarını bir araya getirmeye
resimlerle denkleştirip, kafamı toparlamaya üşeniyordum ama annemin
de dediği gibi “ avara duranın ne karı var?” . hiççç.. yazmalı anlatmalı ..
Hz
Davud’un mekanını anlatmıştım en son . Asıl görmek istediğim yer
Filistinlilerin yaşadığı yerler. Batı Şeria. Filistin özerk bölgesi. Olaylar
nerede oluyor? Kimlerin başında patlıyor bu bombalar? Nereye benziyor bu yer ?
İsrail
hükümeti , 2002 yılında Filistinlilerin yaşadığı bölgeyi ; Berlin duvarından
sonraki 2.utanç duvarı olarak devasa çirkin kalın yıkılmaz görünen duvarla
ayırdı. 700 km uzunluğunda , 8 metre yuksekliğindeki bu duvarın ardında neler
var görmem lazım. Duvarla BM insan haklarını ihlal ediyormuş ama hükümetin bunu
umursadığı yokmuş. Duvar o kadar çirkin ki ardındakiler için merak üst seviyede
bende. Duvarın resmi yok. Geçiş noktasında çekmek istedim valavalavala saydılar
bana kızdılar . yukarıdaki resim internetten.
Her
200 metrede bir bir gözlem kulesi var. Otobüs ile bir kontrol noktasına
gidiyoruz. Bir süre bekliyoruz.Rehber ve şöförümüz uzun uzun konuşmalar
yapıyorlar ama hala bekliyoruz. Bir erkek ve çocuk yaştaki bir kız askerin ,
ellerindeki kocaman makinalı mıdır nedir acaip cafcaflı silahları ile arandık.
Kimliklerimizdeki ay-yıldız ile kontrolu geçtik. Yavaş yavaş
Filistin özerk bölgesine doğru yol almaya başladık. Dağ, taş , bir iki kırık
dökük ev , dar otobanlar , yağmur ve ardı ardına tepeler.
Bethlehem
şehrine doğru ilerlemeye başladık. Araplar Beytullahim diyor. Yahudilerin çok
sevmedikleri ama Müslümanların ve Hristiyanların inandıkları , korudukları çok
sık ziyaret edilen bir şehir. Özelliği tarihinden geliyor. Bahsetmesem
olmaz. Bethlehem ; Roma imparatorluğunun kontrolu altındaki şehirlerden biri
iken , Hz.Isa’nın burada doğduğuna dair kuvvetli kanıt ve inanç vardır.
Hz.İsa’nın doğduğu mağara’nın üzerine I.İmparator Konstantin’nin annesi Helen
bir bazilika yapılmasını emretmiş. Ve daha sonra Kudus’un cazibesine gelenlerin
eklemeleri ile gelişmiş. çok güzel bir kilise inşa edilmiş. İnanışa göre Hz.
İsa’nın yeryüzüne geri dönünce Kudus’de Kıyamet kapısından giricek( Yahudi
yönetim tarafınan duvar örülerek kapatılmıştır) ve doğduğu bu mağaraya yani
artık kiliseye gidecektir. Bethlehem de insanlar çok fakir ve yardıma muhtaç
görünüyorlardı.Dükkanlar ,satıcılar , araba tamirhaneleri , gençler,
kahvehaneler, büfeler her şey yaşama devam ediyor.Öyle alışmışlar ki
,televizyonda , yazılı basında bahsedilen onca olayla yaşamaya. Yoksulluğu
iliklerinize kadar hissettiriyor her kare göredüğünüz. Üzüldüm , kızdım . Bir
garip hisler işte.
Yağmur altında dik bir
yokuş ile Bethlehem kilisesine varıyoruz. Tavanı ağaç tonozlarla kaplı , yer
yer mozaiklerin olduğu , iki yanda sutunlu koridorların olduğu bir kilise.
Bizansın
en güzel mozaiklerinden kalanları yerde ve duvarlarda görebiliyorsunuz .
Bethlehemden
ayrılıp Jericho şehrine doğru yol alıyoruz. Ama Jericho’ya varmadan
yolda bir Osmanli kervansarayına uğranacak. Uçsuz bucaksız , ağaçsız , susuz ,
alçak tepelerin arasından 2 şeritli bir otobanda ilerliyoruz. Bazı bazı bedevi
çadırlarını izbe mağara girişlerinde varla yok arası seçmek mümkün. Bedeviler
İsrail ordusunda zaman zaman iz sürücü olarak paralı çalışıyorlar. Güneş
Bethlehem’in kasvetini üzerimizden sıyırıyor. Tepelik bir yere ulaşıyoruz.
Gerçek bir kervansaray !! Kervansarayın buraya yapılmasının bir sebebi varmış.
Hz. Musa ’nın sıksık bu tepede ibadet ettiği rivayet edilirmiş.
Kervansarayda
ve o bölgede yaşamış Osmanlılara ait mezarlar resmin tam ortasında.
Göz
alabildiğinde ıssız bir yerdi.
Yola
devam ediyoruz.Susadım ,acıktım,sıcak ,mızmızlanmaya başlayacağım ama
direniyorum.
Jericho’ya
yaklaştık az kaldı. Artık hangi çatışma, hangi savaş kendileride bilmiyor
.Evler delik deşik, mermi izi olmayan tek bir metre kare duvar yok. Ama yaşam
devam ediyor.
Jericho
ortasından cılız bulanık bir nehir akan bir köy kasabası tadında güzel bir
şehir. Bilinen en eski şehir olarak kabul ediliyor .Bulgulara ( bayılıyorum bu
kelimeye ) göre 10 000 yıllık ve deniz seviyesinden 1300 feet
yaklaşık 400 metre aşağıda bir yer. Niye burası onu da anlatacağım.
Bir
çok hristiyan kaynakları eski yazıtlara dayanarak Hz.İsa’nın sık sık burada
inzivaya çekildiğini söylemekteymiş. Hz İsa’da , Hz.Musa buraya sık gelir diye
gelirmiş. Ortodoks manastırın yapılması ile daha bir dikkat çekmiş.
Trabzon’daki Sümela manastırı gibi dağın orta yerine yapılmış.
Güneş gitti. Az önce sıcaktan
şikayet eden ben’cağız neye sarınacağımı şaşırdım. Sersem etti hava beni.
Jericho’ya çok yakın meşhur Lut Gölü için toz toprak bodoslama otobüse attık
kendimizi. Yengeciğim ne ara elleri kolları kolye bilezik dolu
seyyar satıcı bulup , incik boncuk aldı anlamadım. Otobüsde nasıl diye
gösteriyor
Lut
Gölü.Dead Sea.Bahr’ül Meyyit.Ölü Deniz.Lanetli göl. Herkesin bildiği.hiç bir
akarsu ,dere ile beslenmeyen , canlı yaşamayan bir göl. Bir kıyısı İsrail bir
kıyısı Ürdun’e ait olan , deniz seviyesinden 418 metre aşağıda bir göldür. Lut
kavminin “helak” olması ile ilgili anlatımları bilirsiniz . Doğru diyebiliriz.
her yerleşim bölgesinin dere , akarsu , göl gibi yerlerde kurulduğu biliniyor.
Lut kavmide bu gölün kıyısında yaşadığı kanıtlanmış . buraya kadar tamam .
sonra sapkınlıkları nedeni felakete uğrayıp bu gölde yok oldukları söylenir.
Toroslardan başlayıp , Lut gölüne oradan Kızıl denize kadar uzanan deprem
kuşağında.
Lut gölündeki depremler nedeni ile artık bu kavmin yok
olduğu kabul ediliyor.
Çamurundan torba torba karılarına taşıyan adamların
eşlerine acıdım. Bu çamur onları güzelleştirecekse neden orada denize giren
turist teyzelerde bir Heidi Klum göremedim ???
Yafa'da yağmur beklerken..
1515-1917 yılları arasında
I.Sultan Selim ile başlamış Osmanlı hakimiyeti Yafa’da . Güzel küçük taze sebze
ve meyvanın bol olduğu sevimli bir yer
Osmanlıdan kalma toplar
Eskiden Osmanlı karakolu
olan yapının ön cephesindeki zamanın Valisinin yaptırdığı Osmanlı ceşmesi
Sultan II.Abdulhamit’in tahta çıkışının
30.yılı şerefine 1906 yılında yaptırdığı saat kulesi.
Kışla kapısı
Yakın zamanda bir Türk inşaat firması tarafından onarılan Osmanlı Vali
konağı.
Yafa’yı sevdim. Denizi olduğu için torpilli tabi.. Denizi olan her yeri
seviyorum ..
Dönüş günü geldi ama insanoğlu garip daha daha diyor. Ramla biraz sapma ile
dönüş yolumuzun üzerinde olduğu için hadi oldu olucak oranın hatırı kalmasın
dedik. Ramla küçük ama müzesi , parkları, dükkanları olan güzel bir
şehir. Pazarın sonuna denk geldik ama dükkanları hala açıktı . Cıvıl cıvıldı.
Alelacele bir iki kare çekip gecenin karanlığında bizi son gecemizi geçirmek üzere
otelemize döndük.
her günü, her saati, her anı güzeldi. Yine gider miyim ? kesinlikle evet..
Kudus.. my preciouss.. kıymetlimmsss…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder