29 Kasım 2013 Cuma

NEWYORK 2010 HAZIRAN -2

St Patrick Kilisesinin bulunduğu meşhur 5th Avenue'den Empire State binasına doğru yürürken, pek çok bujiteri-tuhafiye dükkanları ,Mahmut Paşa yokuşu havasında toptancı dükkanlarını geçtik.Empire State binasına giderken Macy's alışveriş magazasının önünden geçerken konuşmaksızın, sessiz bir anlaşma varmışcasına kendimizi giriş kapısını omuzlamış bulduk. Birde utanmadan bir şey almayalım taşımak zor oluyor diye birbirimizi kandırıyoruz. Binalara bakmak çok güzel ama bir süre sonra başım dönmeye başladı. Empire State binasına yaklaştıkça bizim değnekçiler mantar gibi dibimizde bittiler. Neymiş efenim çok sıra varmış, beklemek istemezsek 86.kata çıkış ve bina içinde yemek birlikte alırsak, yarım saatlik bekleme ile yırtamışız. Kaç kuruş? Yanlış anımsamıyorsam 35 usd gibi bir para diyince.. biz zaten dışarıdan tırmanıcaktık diyip adamın kafasını düzledik.
11.jpg

12.jpg 13.jpg



İşte içerideyiz. paşalar gibi aldık18 usd e biletimizi. sonu bilinmez bir kuyrukta beklemeye başladık. Canımız sıkılmasın diye kurban arıyorduk ki "ne kadar bekleriz acaba " diye soran bir tanesi ,kendini belli etti. Kanada'dan gelme bir genç bir kadın ve yanında sevgilisi olamayacak kadar genç , oğlu olamayacak kadar büyük bir çocuk, m&m'lerimi sohbet amaçla sundum -ki bilgi sızdırabileyim.. Neyse abla-kardeş çok şirin çıktı :) Şanslıydık ki birden görevlinin biri yeni bir gişe için önümüzdeki bandı açtı ve hop asansörlerin önündeyiz.Ardımızda kalanlara güle güle, hoplaya zıplaya doluştuk asansörlere. 80.katta asansor değişiyoruz. Görevlinin biri merdivenleri kullanabilirsiniz diyince merdivenlere yöneldik .. ah kafam .. ah benim akılsız kafam .. senmisin geride kalanlara gülen ..   nem ve sıcaktan tüm Manhattan'da 22. kattan sonraki iş yerleri tatil edilmişken, hangi akıla hizmet 80.kattan sonra 6 kat çıkmak. Senin neyine empire, senin neyine state, bırakın beni siz devam edin.

14.jpg

15.jpg

Empire State Building:

1932 yılında inşası bitene kadar en yüksek bina olarak bilinen Chrysler Building idi. Chrysler Building sahibleri kendi binalarından daha yüksek olmıyacağına emin olmuş derin bir ohhh çekmişler ama son dakika , ESB sahipleri suprizlerini açıklayıp devasa radyo direğini dikip en yüksek bina ünvanını ele geçirmiş. 443 metredir .ama onunda hükmü artık olmayan ikiz kulelerin inşası ile son bulmuştu. Terasının kenarına yüksek tellerle çevirene kadar 30 kişi intihar etmiş. 86. kattan yukarısıda var ama kapalı alan.

Inanılmaz bir manzara. broşurde yazana göre açık havada yakın eyaletler bile görünüyormuş.Dümdüz bir alanda irili ufaklı binalar ,sonu gelmeyen bir manzara keyfi. güzeldi.değdi. 



16.jpg

17.jpg

18.jpg

19.jpg

20.jpg

21.jpg



benim akıllı arkadaşım paraya kıydı.Resimdeki eski moda dürbünlerle bakalım dedi.Kendi baktı baktı tam bana sıra geldi karanlık.hayal ederim artık napalım dedik.Hediyelik dükkanında King kong'lu pek çok güzel ve komik incik-cincik bulduk. bir kaç anı şeysi aldık.Anı resimde çekip kendimizi turist olarak alnımızdan damgalattık.iyi ettik.

Binadan ayrılınca hemen yakındaki Flatiron binasına seyirttik.  Manhattan'nın Up town bölgesinden Midtown bölgesine yumuşak bir geçiş bu.

Flatiron binası : Asıl adını yaptıran George Fuller'den alan Fuller Binası, 1902 yılında yapıldığında insanlara komik ve dayanıksız gibi gelen üçgen(triangular) bir bina olduğu için zamanla Flatiron adını almış. Dış cephesi yunan sutunlarından esinlenilmiş , ilk katlarında kireç taşı kullanılmış, rönesans esintili ama kötü kopya olarak adlandılmış , bu zamanın ilk gökdeleni New York'un en gözde artistik fotograf, resim ve çekim alanı olmuş. Çok hoş bir bina idi. şimdilerde İtalyan kaynaklı bir ticari firma tarafından hotel olarak kullanıma açılmak üzere . en uçdaki odada kalmak isterdim:))



22.jpg





Flatiron binasını geçince eski Amerikan başkanlarından Theodore Roosevelt'in doğduğu ev var. Bina kensine ait hediyelik eşyaların satıldığı bir mağaza durumunda.

Midtown denen bu orta Manhattan'da ilerlemeye başladık. Manhattan'nın ada olması nedeni ile karasal alanda genişleme mümkün değil ama gökdelenleri ile gökyüzüne doğru ilerleyen bir şehir kurmuşlar.Öğrendiğimize göre binaların katları yükseldikçe vergiler, fiyatlar artıyor. Havayı satın alıyorlarmış. Binaların düz çıkıntısız olmasının sebebi de gökyüzünde kapladıkları alanı daraltmak içinmiş.

Bir yerde ufak bir kara parçasına sığışmaya çalışan New York gibi büyük ve canlı bir şehir/eyalet , bir yanda binlerce dönüm toprakları olan çiftliklerde onda bir nufusla yaşayan eyaletler. Bu yabancı bir şey değil bizim için aynı Istanbul Turkiyesi.

23.jpg

Little İtaly bölgesine doğru ilerledikçe sıcaktan bunalmanın ötesine geçtik.Küçük cafeler, serinlemeye çalışan insanlar,klimalı dükkanların önünde oyalanmak. aa evet bir de klima çılgınlığı var .. Buz yiyip,klimaların altında duruyorlar hiç bir şey olmuyor .. ben iki dakika sonra : ay çarptı beni , sıcak soğuk tutulcak sırtım, nerede benim dizlerimin battaniyesi, yün çoraplarımı getirin diye söylenir oluyorum. Tahmininiz üzere burası göçmen italyanların Amerika yaşamına ilk başladığı ,yerleştikleri yerdi. İtalya ve italyanlara ait ne varsa burada ..

24.jpg

Downtown'a doğru ilerliyoruz.

Brooklyn Köprüsü:

Manhattan'nın köprülerinden en adı bilinendir. hemen kısa bir not geçelim. BMW..buda ne demeyin

B: Brooklyn Köprüsü M:Manhattan köprsü W:Williamsburg köprüsü.

Brooklyn köprüsü 1855 yılında yapımına başlanmış ve zamanın en uzun asma köprüsü olarak sansasyon yapmış.1883 da tamamlanmış. En yeni tekniklerle yapılmış olan bu ilk demir köprünün tasarımcısı Roebling adında bir alman. İlk defa kalayla kaplanmış halatlar kullanılmış ve bu halatlar köprünün ayaklarının tepesinde toplanmış.Her zamanki bir akıllı çıkıp iddia uğruna köprüden atlamış ve ölmüş. sonrasında intiharlar için bir sembol olmuştur.



25.jpg

26.jpg

27.jpg

 Chinatown'u görmemiz şart.Little İtaly'den bir iki sokak güneye indikçe "bellisimo spagettii" yerini "chinese duck" havasına girdik.Tamamen çince levhalar,minik dükkanlar,kapılarında buda heykelleri görür olduk.

28.jpg

29.jpg

30.jpg

31.jpg 32.jpg

Bay Rockfeller 8 miyon dolara Manhattan'nın doğu kıyısındaki bu araziyi alıyor ve İkinci Dünya Savaşı sonunda bir araya gelen ülkelerle kurulan Birleşmiş Milletler için bu bina tahsis eder. Pek çok önemli sanat eseri barış ve birliktelik adına hediye edilmiş.Henry Moore'un uzanan figurü, Yevgeni'nin Saban heykeli,Pasid Direniş heykeli, 60 ülke parasının eritilip yapılan Japonya'nın hediyesi Barış Çanı bu komplextedir. 

33.jpg  34.jpg

35.jpg

Waldorf Oteli.Türk Politikacılarının New York gezilerinde kaldığı , uluslararası toplantıların yapıldığı yıldızlar üstü hoteldir.

36.jpg

37.jpg

38.jpg

Bina bina bina .. metrelerce , katlarca bina.. ofisler , bankalar , dükkanlar ..
yoruldum..devamı olucak..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder